Tur Bilgisi

Likya Yolu Garanti Bankası’nın 1996’da düzenlediği ‘Yarına Dört Işık’ yarışmasında çevre dalında ödül kazanan bir proje. İngiliz vatandaşı Kate Clow’un yıllar süren özverili ve titiz çalışmasının sonucu ortaya çıkan proje, Fethiye-Antalya arasında 509 kilometreyle dünyanın en uzun on trekking parkurundan biri.

Bir kısmı halen kullanılmakta olan eski göç yollarından oluşan yürüyüş rotası, 18 likya kenti ve yeşille mavinin birbirine karıştığı doğal güzellikler içinden geçiyor. Baştan sona uluslararası işaret sistemiyle (Grand Randonne) ve tabelalarla belirlenmiş olan bu doğa ve kültür rotasını dileyen herkes kolaylıkla yürüyebilir.

Gezilerimizde kırsal kalkınmaya , yöre ürünlerini satın alıp tüketmeye , kaybolan değerlerimizi yaşatmaya ve sürdürülebilirliğe önem vermekteyiz.

Dâhil olanlar

  • 3 Gece Konaklama
  • 3 Sabah Kahvaltısı
  • 3 Akşam Yemeği
  • Profesyonel Rehberlik
  • Zorunlu Seyahat Sigortası
  • Ara Ulaşımlar

Dahil değil

  • Ana Ulaşım (uçak yada otobüs)
  • Akşam Yemeklerinde İçecekler
  • Müze ve Ören Yeri Giriş Ücretleri
  • Öğle Yemekleri
  • Bahşişler

Uyarılar

İptal Koşulları

Notlar

1. Gün: İstanbul - Dalaman - Ovacık - Ölüdeniz- Faralya

Güneşin gökyüzünde gülümsediği bir bahar sabahı, Ovacık’tan Ölüdeniz’e inen yolun sol tarafındaki ‘Likya Yolu 509 km.’ yazılı başlangıç tabelasının önünden başlıyoruz yürüyüşe.

Yüzyıllardır dağ köylülerinin Fethiye’ye inmek için kullandıkları taş döşeli patikadan yükseliyoruz yavaş adımlarla. Arkamızda nefesleri kesen bir panorama beliriyor. Ölüdeniz’in kartpostallara poz veren altın rengi hilali, Gemiler adası, İblis ve Kurtoğlu burunları arasında bir gölü andıran Fethiye körfezi... Havada süzülen yamaç paraşütçülerine selam verip Faralya’ya doğru devam ediyoruz. Faralya’daki öğle yemeği sonrası kelebekler Vadisi’ni yukardan fotoğraflayıp kırmızı-beyaz çizgilerin peşine düşüyoruz yeniden. Bir tarafımızda çam ağaçları diğer yanda Akdeniz, Kabak (Gemile) koyuna ulaşıyoruz. Kabak veya Farlya’da konaklama.

2. Gün: Alınca - Yediburunlar

İkinci gün eski bir göç yolunu takip ederek zorlu bir çıkış sonrası Alınca’ya varacağız. Buradaki Balartlı Kumsalı ve Yediburunlar manzaralı köy evinin bahçesinde ayran gözleme molası vereceğiz. Aşağıdaki bakir koy Balartlı, kumsalın arkasında incir ağacı yetiştiği için köylülerin verdiği bir isim. Ardından inişe geçerek bir kümbetin yanına varacağız. Burada Likya Yolu 2 alternatif güzergaha ayrılıyor. Soldaki Sidyma antik kentine gidiyor. Biz sağdaki patikayı seçerek akşam konaklayacağımız Yediburunlar köy pansiyonuna ulaşıyoruz.

3. Gün: Bel - Belceğiz - Patara

Üçüncü gün köy kahvaltısı sonrası yürüyüşe başlayacağız. Önce toprak bir yolu takip edip sonra patikaya gireceğiz. Denize bakan yamaçlardan yükselen patika bizi Bel Mahallesine ulaştıracak. Ardından Belceğiz mevkiine geleceğiz. Birazdan yeniden Akdeniz ile göz temasına geçip Gavurağılı’na doğru inişe geçeceğiz. Aşağıda 18 kilometrelik Patara plajı tüm ayrıntısıyla gözler önüne serilecek. Gavurağılı’nda bizi bekleyen araç Pydnai antik kentinin yakınındaki Özlen Plajına götürecek bizi. Hem tuzlu hem de tatlı sudaki yüzme molası sonrası Patara köyündeki pansiyonumuz yerleşeceğiz.

4. Gün: Patara - Delikkemer - Xanthos

Son gün kısa bir Patara gezisi sonrası Akbel’e transfer olacağız. Noel Baba olarak bilinen ST. Nicolas’ın doğum yeri olan Patara, Likya meclisinde 3 oyla temsil edilen 6 kentten biri. Burada antik dönemde Patara ören yerine su götüren Delikkemer su kanalı üzerinde 1 saat kadar yürüyüş yapacağız. Yüzyıllarca önce Patara kentine su getirmek için ortası delik kaya blokların birbirine geçmesiyle yapılan Delikkemer, zamanının çok ilerisinde bir mühendislik harikası. Suyun engebeli araziyi aşabilmesi için ‘basınç odaları’ tekniği kullanılmış. Ardından kendisini kovan çobanlardan intikam almak için onları kurbağaya çeviren Leto’nun, tanrılar tanrısı Zeus’tan olan ikizleri Apollon ve Artemis’in tapınağı ana tapınağının bulunduğu Letoon ile canları pahasına tutsak olmayı reddeden savaşçıların yaşadığı Likya kenti Xanthos antik kentlerini gezeiyoruz. Anadolu’nun en eski halklarından biri olan Likyalılar, Teke yarımadasını kendilerine yurt edinmişler yüzyıllar boyunca. Atina’lı İsokrates’in ‘Hiç kimse, hiçbir zaman Likya’ya bey olamamıştır’ sözü Likyalıların özgürlüklerine ne kadar düşkün olduklarını anlatır.

Havaalanına transfer ve dönüş

4 Bölümden oluşturduğumuz Likya yolu 1. bölümünü tamamlamış diğer bölümlerde görüşmek üzere planlarımızı yapıp vedalaşıyoruz.